28 Mayıs 2025, Çarşamba.
Cherokee, Alabama.
Ba ba ba ba orospu çocuğuna bak. Önüme geçiyor. Benzincide sıra bekliyoruz, kaç tane tır arka arkaya kuyruk oluşturmuşuz, bu akıllı geldi önüme geçti. Bak bak bak zenci bir de. Irkçıyım ya ben.
Yok yok öyle yağma, indim arabadan. Tabii canım dünyanın en büyük haksızlığı. Bundan daha önemli adaletsizlik yok dünyada şu an. Ekrem İmamoğlu hapisteymiş falan hikaye bunun yanında. En büyük adaletsizlik burada, benzincide.
Dedim Hacı hayırdır ya, orada bekliyoruz iki saattir geliyorsun solumuzdan geçiyorsun. Diyor ki yok bekleyen falan yoktu, sen diyor park etmek için falan bekliyordun orada.
Amına koyayım ya, sinirden kendimi sikeceğim, hakikaten o kadar zor ki anlamak tır parklarında kimin ne için beklediğini. Herkes dörtlüleri yakmış yolun ortasında bekliyor zaten her tarafta.
O yüzden zenci kardeşi de anlamıyor değilim şu an. Hatta sinirim de yatıştı gibi ama indim arabadan bir kere, geri dönüş yok. O da zaten iyi tamam siktir git bin arabana geç önüme falan yaptı.
Müthiş bir adaletsizliğin önüne geçtim. Dünyayı kurtardım. Hakkımı yedirtmedim. Oh be.
Neyse ilerliyorum. İlerle, ilerle, aha da en baştaki pompalara doğru ilerliyorum. Kimse gitmiyor, oralar boş kalmış, mal oğlu mal bunlar hepsi.
Hayır ya. Hassiktir. Rezalet. İlk iki pompa çalışmıyor. Ondan kimse ilerlemiyormuş bu tarafa. Tüh! Girdim artık geri de çıkamam. Koskoca tır, amcık kadar yer, nereye çıkıyorsun geri. Lan bir de bantlamışlar pompayı, sarı bant çekip dolamışlar baştan başa girmeyin bu pompalara diye. Yani siktirip gideyim, yoluma devam edeyim desen, o da mümkün değil.
Zenci girmiştir bile sondaki pompalardan birine. Evren onu seçti bu akşam. Aradaki tırlardan benim başıma gelenleri görmediğini ümit ediyorum sadece. Çok rezil bir durum çünkü.
Neyse ya sikerim, indim makasla kestim bantları, çıktım pompadan ama yola da koyulmadım geri döndüm sıraya girdim mazot için.
Bak bir zenci daha var arkamda. Bir şey soruyor, ne diyor duymuyorum. İndim gittim yanına. Tartıya çıkacağım ben diyormuş. Geç geç sen geç dedim bizi bekleme. Öbür zenciye bağırdığım için incinen vicdanıma rüşvet olarak sunuyorum şimdiki zenciyle diyaloğumu. Bu zenci sevdi beni tabii. Teşekkür etti, geçti yanımdan gitti tartıya.
Yakışıklı da ha ibne. Uzun boylu. E bir de zenci zaten. Vallahi sikemeyeceği karı yok. Keşke daha uzun boylu olsaydım. Ve şişko olmasaydım. Ama artık çok geç. Sonra sıra bana geldi. Depoyu fulledim siktir olup gittim.
Bütün gün Simge Sağın dinledim. Aşığım bu hanımefendiye. Çok güzel gözüküyor gözüme. Ben mi abartıyorum yoksa bu hanımefendi bayağı bayağı kadınlığın zirvesi mi? Sesi ayrı güzel, söz yazarlığı ayrı güzel, gözleri ayrı güzel, suratı bebek, fiziği zarafet, tarzı cool! Yanıyorum caiz mi bu? Durduk yere aşık oldum yine.
En sevdiğim şarkısı “Önümüz Yaz”, sonra “Aşkın Olayım” sanırım. Ama bütün şarkılarına bayılıyorum. Hepsini defalarca dinledim ve doymuyorum. En son kime bu kadar aşık oldum, kimi bu kadar dinledim, kimi bu kadar sevdim beğendim hatırlamıyorum. Yani Sagopa Kajmer, Ceza, Rafet El Roman falan onları ayrı tutuyorum. Onlar kadın değil zaten hiçbiri bir kere. Vay amına koyayım Simge Sağın bildiğin ruhumu ve beynimi ele geçirdi. Üstelik Simge’nin sikinde bile değil bu durum. Olan bana oluyor burada. Yazık lan bana.
Leave a Reply