Günlük – 25/05/2025

25 Mayıs 2025, Pazar.
Oklahoma City, Oklahoma.

Arizona’dan New Jersey’e gidiyorum. Ve bu gece Oklahoma’dan geçiyorum. Bu yolculuğun bedeli olarak iki bin dolar ödeyecekler bana. Değer mi iki bin dolar için Arizona’dan New Jersey’e gitmeye? Değmez olur mu ya? Ben bu yolculuğu bedavaya da yapardım oysaki.

Şşş, ses yapmayın. Uyanmasın andavallar. Uyanırlarsa gerçeği suratıma acımadan çarparlar. Gerçek şu ki: “Nereye bedavaya yapıyorsun yolculuğu, yarrağım?!”

Yol boyunca Andorra’nın Amerika tırlarındaki temsilcisi Ildefons Yeşil ile konuşuyoruz. Ildefons aslında Ordulu. Gerçek adı da Ildefons değil tabii ki. Gerçek adı Müslüm. Fakat isminden hazzetmiyor. Kendisini Avrupalı olarak görüyor ve kendisini Avrupalı olarak tanıtmak hoşuna gidiyor.

Büyük Avrupa ülkelerinden birisinden olduğunu iddia etmek aklına yatmamış. Bir iki soru sorarlar foyam ortaya çıkar diye korkmuş. Andorra ufak ülke diye, Andorra’da karar kılmış. Kim ne bilecek Andorra hakkında diye düşünmüş, bu fikir hoşuna gitmiş.

Ildefons ismini de Andorra milli futbol takımında oynayan oyuncular arasından bulup seçmiş. Kendi soyadına dokunmamış. Sadece Ş harfini Sh olarak yazıyor o kadar. Böylece Ordulu Müslüm Yeşil, dönüp olmuş Andorralı Ildefons Yeshil.

Aradığında “Günaydın Ildefons abim” diye açıyorum telefonu, çok hoşuna gidiyor. Çünkü normalde diğer arkadaşları bu huyundan dolayı dalga geçip duruyorlar onunla. Ben asla dalga geçmeyi aklımdan bile geçirmedim. Saygı duyuyorum. Adam “Benim adım Ildefons” diyorsa, onun adı Ildefons’tur benim için. Bülent Ersoy kadın olduğunu iddia edebiliyorsa, Müslüm Yeşil de Ildefons olduğunu iddia edebilmelidir.

Yanlış olmasın, Bülent Ersoy’un kadınlığına da karşı değilim zaten.

Kısacık hayat. Kim ne olmak istiyorsa, öyle olsun. Ne kaybedeceğiz sanki. Senin ismini sen mi seçtin de isminle gurur duyuyorsun? Cinsiyetini de sen seçmedin. Ne doğduğun yeri, ne doğduğun yılı sen seçmedin; hiçbir siki sen seçmedin zaten.

O zaman yaşasın gelişigüzelliğin rengarenkliği.

Hiçbir şeyi seçmemiş olmak inanılmaz zevkli. Suçlayacak hiç kimse yok. Şikayet etme hakkın da yok. Normalde hiç olmaman gerekirdi ancak var olmuşsun işte. Şimdi annenin yanaklarından öp ve elindekilerin kıymetini bil. Merak etme, hiç kimse senden daha mutlu değil. Herkes aynı geminin içinde. Hepimizin hayatı boktan. Önemli olan boktan hayattan bile zevk alabilmektir zaten. İşte sana hayatın sırrı.

Çok sıkılırsan, benim adım Ildefons dersin. Kim bilecek amına koyayım? Baktın dalga geçiyorlar beni ara. Bir “Günaydın Ildefons abim” de senin için patlatırım, salak salak gülüşürüz telefonda.

Bu arada Ildefons abi de bugün küstü bana. Öğlen uyuyordum. Telefonu da sessize alıyorum uyurken. Uyandım baktım iki arama var. Birisi Ildefons abim, diğeri Mesut kardeşim. Yalan yok, Mesut kardeşimin muhabbetini daha çok seviyorum. Onun için ilk Mesut kardeşimi aradım ama açmadı telefonu. O açmayınca bu sefer Mister Ildefons’u aradım.

İşte muhabbet esnasında dedim “Vallahi uyuyordum aradığında. Uyandım baktım iki cevapsız arama. İkinizi de aradım işte”. Burada Mister Ildefons daldı araya. “Doğru söyle ilk onu mu aradın beni mi yoksa”. “Vallahi ilk onu aradım abi” dedim. “Tamam kapatıyorum ben” dedi ve kapattı telefonu. Küstü adam.

Şimdi düşünüyorum da. Sormasına gerek yokmuş ki. İkinizi de aradım dediğime göre ve şu an senle konuştuğuma göre, ilk önce onu aramışım demek ki, değil mi? Hehe.

Neyse. Bir saat sonra aradı yine. Küskünlüğü geçti demek ki. Az biraz ünlülere atıp tuttuk ve onun uyku saati geldi. O, sabah erken sürmeyi tercih etmiş bugün. Ben ise gececiyim. Gündüz çok sıcak çünkü güney tarafı. Ildefons kuzeydeydi bugün tabii. O, bu sıcağı hissetmedi. İyi geceler o zaman şimdilik. Yarın öbür gün görüşürüz yine. Have a good day. Have a good night.

Leave a Reply

Your email address will not be published.