21 Mayıs 2025, Çarşamba.
San Antonio, Texas.
Keyifler gıcır. Her şey yolunda. Çalışmaya devam. Eski aşklar hamile. Az kalsın dolandırılıyordum. Sagopa müziği forever.
Borç verirken güvendiğimiz kişiye vermiyormuşuz. Kendimize güvendiğimiz için veriyormuşuz. Onu öğrendim.
Fasting var ya, oruç tutma. Yemek yememe durumu. Gece uyurken mesela yemek yemiyoruz değil mi? Fasting yapıyoruz. Sabah da fast’i break edip, breakfast yapıyoruz. Nasıl? Vallahi ben aydınlandım. Doğru mu bu? Bana böyle anlattılar.
Avukat kelimesiyle, avokado kelimesi arasında bağlantı var mıdır? Abogado diyorlar İspanyollar avukata. Ondan takıldı kafama.
Twitter’dan bir kızla tanıştım geçen yıl. OnlyFans tarzı. OnlyFans’i de yok bunun. Telegram’dan fotoğraf video, muhabbet satıyor. 1000 lira gönderdim, 5000 lira gönderdim, tanıştık, muhabbet ettik.
Sonra arkadaşıyla tanıştırdı beni. Arkadaşı bu işlerden anlıyor. Erkeklerden para koparma uzmanı, arkadaşı. Benim gibi erkeklerden işte. Ama arkadaşın kendisi de erkek bu arada.
Neyse tanıştık, muhabbet ettik, arkadaş olduk. Hatta mümkün olsaydı kız ayarlayacaktım ona, evlensin gelsin diye. Gelsin ki beraber bu işleri yapalım. Ucundan kenarından seks endüstrisine girelim.
Olmadı. Kaldı. Aylar geçti.
Geçen kız mesaj attı, neymiş, Green Card çıkmış. E harika, süper, çık gel dedim. Yok diyor, kredi kartı borcum var diyor, o borcu kapatan bir müşterimle aşk yaşayacağım diyor.
Okey. Hakikaten bir de böyle ilan koymuş. Tamam ama bana ne yani? Ben o paraya 50 tane karı sikerim, sana niye vereyim o parayı?
Bana diyor ki, borcu sen kapat, Amerika’ya geleyim, işte orada amına koyacağız ortalığın falan.
Ya dedim manyak mısın? Kimseyi bulamadın, beni mi dolandırmaya karar verdin? Söyledim bunu bu şekilde. Böyle söyleyince, alındı, küstü, aldı başını gitti.
Gitsin tabii. Şaka gibi. Sikecek adam bulamamış beni sikecek. Olaya bak.
Arkadaşına ulaştım. Erkek olana. Dedim hayırdır, seninki böyle böyle konuşuyor. Doğru dedi, öyle. Kart çıkmış falan. Ya dedim kart çıktıysa sen evlenip gelsene. Tesadüf bu ya, bu arkadaş da yurt dışına kaçmış. Bilemiyorum. Çok fazla tesadüf söz konusu. Maalesef güvenemeyeceğim.
Neyse işte 2-3 gün bunun muhabbeti döndü aramızda, sonra unutuldu gitti. İlginç. Eski saf ve paralı ben olsam belki de domalmıştım, hadi sikin diye. Ama artık biraz akıllandım. Zaten borç batağındayım. Beni rahat bırakın.
Para verirken verdiğimiz kişiye güvendiğimizden değil de, kendimize güvendiğimizden veriyormuşuz dememin de nedeni bu. Çünkü adamın geri ödememe ihtimali hep aklımızda. Ödemese bile idare eder miyim sorusuna evet diyebildiğimizde verebiliyoruz. Yani adama %100 güvenmiyoruz kesin geri ödeyecek diye. Kendimize güveniyoruz, geri ödemese bile idare edebiliriz diye. Bunu keşfettim.
Leave a Reply