23 Mart 2025, Pazar.
Jackson, Georgia.
Paraya sıkışığım ama geçecek, düzelecek. Karadağ’a gönderdim parayı ondan aslında. Bir de bir ablaya borç verdim. O abla da bana bu işi bulmuştu diye, dedim vereyim. Ama ödemedi geri henüz. Zaten borçlar böyle amına koyayım, ödenmiyor geri.
İşler kötü ama ben de tıra kira ödemeyi bırakıyorum yarın. Ondan sonra stres yok. Kaç para ciro yaparsak %30’u benim olacak. Misal $5000 ciro yapsam bana bir şey kalmıyor, kiraydı mazottu filan. Ama yarından itibaren bunlar beni ilgilendirmiyor, $5000 de olsa ciro $1500 ödeme alıyorum.
Mayıs’a doğru belki işi bırakabilirim. Belki de bırakmam, sadece izin kullanırım. Bırakma nedenim de zaten kira ödemek istemememdi çünkü. Kiraya devam edersen, izin kullandığında da kira ödemeye devam ediyorsun. O yüzden izin kullanacağıma, işi bırakayım bir ay kadar, işlerimi güçlerimi halledeyim, dönerim yine geri diyordum.
Ama kira ödemeyeceksem, 4 hafta çalışır, bir hafta izin kullanır, o bir haftada da bir iki işimi hallederim mesela. Sonra yine 4 hafta çalışırım, sonra yine bir hafta izin kullanır, yine başka işlerimi hallederim ve sair.
Aklımın bir köşesinde iflas başvurusu yapıp $40 bin dolar borcu ödememek de var ama yapmayacağım herhalde. O da şuradan çıktı. Eşim evden çıktı ama prosedürü dinlemeden, yanlış yaptı. Break lease fee’yi yanlış zamanda ödedi. Dinlemedi, kendi bildiğini yaptı, kendi bildiği de yanlış çıktı. Şimdi o daire için 6-7 aylık borçlu gözüküyoruz. Ve bu zaten benim kredi puanımı düşürecek. E hazır kredi puanım yarrağı yiyecek, e o zaman borçları da ödemeyeyim ne olacaksa olsun diye düşünüyorum azıcık ancak dediğim gibi sadece anlık gelip giden bir düşünce bu.
Ömür çalışarak geçiyor ama zaten böyle geçmeli. İşte her gün yollardayız ya da bugünkü gibi daha da kötüsü iş yok ve yatıyorum. Yatıyorum ama evimde değil, alakam olmayan eyaletlerde.
Param da yok ki cebimde. Zaten kredi kartımı da dünkü açık büfe restoranda unutmuşum. Param olsa belki orospuya giderdim ama yok ya gidemem çok uzun bir süre daha. Hem borçlar var, hem istek yok eskisi kadar.
Dünyada işler boka sardıkça benim gibi loserlar sevinir. Ben o açıdan sevinçliyim bu günlerde. Çünkü benim hayatım boktan ya, e tüm dünyada her şey boka sardıkça, “ben mutlu değilim ama zaten kimse de mutlu değil” diye düşünüp mutlu olma şansım oluyor. 🙂 Çok şükür.
Zaten İmamoğlu başkan olsa ne değişecek sanki? O da yine kendi eşini dostunu zengin edecek. 3-5 yıl sonra o da o koltuğa alışacak, kalkmak istemeyecek. İnsanların hepsi aynı. Ben de olsam ben de aynısını yaparım. Ben başkan olsam 81 ile 81 takipçimi vali olarak atarım. Normal olan bu. Herkes kendi eşini dostunu kayırır. Ben hep böyle gördüm.
Ne yani, ben başkan olacağım ve kız kardeşimin hayatı kurtulmayacak öyle mi? Öyle bir şey olabilir mi? Tabii ki en önemli yerlere kendi eşimi dostumu getireceğim. Ekrem de gelse öyle yapacak. Ümit Özdağ da gelse öyle yapacak. Selahattin de, diğer herkes de. Bu böyle olmak zorunda. İnsan böyle bir canlı çünkü.
İnsanı çok abartmamak gerek. Alt tarafı bir hayvanız. Bir şempanzeyiz. Bir aslanız. Bir zebrayız, bir kaplumbağayız. Hem de gebeş kaplumbağa.
Beklentiyi düşük tutmak lazım. Bu kadarı bile fazla. Ne başardıysak onlarla gurur duyabiliriz. Her şey şans. Onun şansına başkanlık çıkmış, öbürünkine hapishane. Benim şansıma tırcılık, seninkine metrobüs. Gibi gibi. Ama deveden büyük fil var. Senden kötü Afrikalı var. Tayyip’ten iyi durumda olan Arap şeyhi var. Bu bitmez. Üzülmek istedikten sonra kendinden iyi durumda olan birini her zaman bulabilirsin. Mutlu olmak istedikten sonra milyarlarca Çinli Hintli Afrikalı Latin Amerikalı var bakıp haline şükredebileceğin.
Leave a Reply